6 Mayıs 1937’de Hindenburg Felâketi adı ile bilinen tarihin en büyük hava yolu kazalarından biri meydana geldi. Aslında bu kaza zeplin teknolojisinin bitmesine neden olduğu kadar modern havacılığında önünü açtı.
Tarihler 1800’lü yılların sonunu gösterirken, uçan hava balonları yada diğer adı ile zeplin olarak bilinen hava araçlarının gök yüzünde süzüldüğü zamanlardı. 18. yüzyılın sonlarında Fransa’da keşfedilerek adeta günbegün gelişim gösteren sıcak hava balonları, 19. ve 20. yüzyılın ortalarına kadar oldukça popülerdi. Orta Avrupa ve Amerika’da birçok yatırımcı bu teknolojiye yatırım yapıyordu. Özellikle Almanya bu konuda öne çıktı ve oldukça büyük zeplinler üretiyordu. Hatta 1. Dünya savaşı sırasında Almanlar bu zeplinleri kullanarak şehirleri bombaladılar. Zeplinler ayrıca yolcu ve kargo taşımacılığı yani ticari olarak da bir dönem hizmet vermiştir.
LZ 129 Hindenburg Zeplini
Zeplinlerin çalışma prensibi aslında basittir. Havadan daha hafif bir gazı bir balonun içine doldurarak balonun uçması sağlanır. Periyodik tabloya baktığımızda bu özellikte iki gaz gözümüze çarpıyor. Bu gaz oldukça yanıcı olan Hidrojen yada hiç bir madde ile tepkimeye girmediği için zararsız olan Helyum olmalıdır. Yükselen balonu da havada dümen ile yönlendirilmesine yardımcı olacak motor gibi itici güçler ile hareket ettirebilirsiniz. İşte LZ 129 Hindenburg Zeplini de tam da bu prensip ile çalışmaktadır.
En iyi zeplin üreticisi Alman kont Ferdinand Von Zeppelin o zamana kadar yapılmış olan en büyük zeplini tasarladı. 230 metre uzunlukta ve 4 adet Mercedes-Benz yapımı dizel motora sahipti. Büyüklük bakımından yapılmış en büyük hava aracı olma özelliği taşıyordu. Yapımı yaklaşık 5 yıl süren Hindenburg nihayet uçmaya hazırdı. İlk testleri başarı ile sonuç verdi ve üretiminden 2 yıl sonra kıtalar arası seyahate çıktı.
Büyük Felaket Nasıl Gerçekleşti?
Hindenburg Zeplini 1937 senesinde Avrupa ve Kuzey Amerika arasında tarifeli seferlere başlamıştı. Mart ayının sonlarında ilk Güney Amerika uçuşunu yaptı ve Almanya’nın Frankurt şehrine döndü. 3 Mayıs 1937 yılında Frankurt’dan havalanarak Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey deki Lakehurst Donanma Hava İstasyonuna doğru yola çıktı. Çünkü Hindenburg içerisinde restoranları lüks yolcu odaları bulunan dönemine göre son teknolojik bir hava aracıydı. İçerisinde 36 yolcu ve 61 mürettebat taşıyordu.
Ve yola çıktığının üzerinden 3 gün geçmişti 6 Mayıs günün saat 19:21 de gemi alana yaklaştı. Alanda bekleyen mürettebata zeplinin inmesine yardımcı olması için halatlar atıldı. Çünkü zeplinin yine çalışma prensibi gereği halatlar vasıtası ile inmesi geriyordu. Halatların aşağı atılamasının üzrinden sadece 4 dakika geçmişti. Ve zeplin birden alev aldı. İçerisinde bulunan ve oldukça yanıcı olan Hidrojen gazı adeta zeplini bir alev topuna çevirdi. Sonuç olarak 2 dakikadan daha kısa bir süre içinde Hindenburg yere yanarak yere düştü. Gemide bulunan 13 yolcu ve 22 mürettebatının ölümünün yanı sıra zemin mürettebatının bir üyesi öldü. Olayı radyodan canlı aktaran Herbert Morrison‘un ağlamaklı sesi tarihte klasik haline gelmiştir.
Hindenburg’un çerçevesini oluşturan hurda demirler Almanya’ya götürerek askeri uçak yapımında kullandılar. Aynı zamanda o dönemde üretilen diğer zeplinlerin demiri askeri uçak yapımında hammadde oldu. Sonuç olarak bu büyük felaket Zeplin teknolojisinin sonu oldu ve bugünün en güvenilir seyahat aracı kabul edilen modern havacılık gelişti.
Hindenburg faciası neden gerçekleşti? Bir sabotaj girişimi varmıydı?
Aslında bu patlama ile ilgili genel kanı şöyledir. Zeplin içerisinde bulunan Hidrojen gazı depolarından birinde nedeni bilinmeyen bir sızıntı meydana geldi. Bu sızıntı nedeni ile de aşırı yanıcı ve parlama etkisi olan Hidrojen etrafa yayılmaya başladı. Geminin alana inmesi için aşağı atılan iplerinde sürtünmeden kaynaklı statik elektrik oluşturması nedeni ile Hidrojen alev aldı. Zira Hidrojen küçücük bir kıvılcımdan bile kolaylıkla alev alacak yapıda bir gazdır. Bu faciadan sonra yapılan incelemeler de olayın bu şekilde gerçekleştiği yönünde. Ancak yine bazı teoriler yok değil. Bir sabotaj yapıldığı ve Hidrojen depolarına bilerek zarar verildiği yönündeki iddaalarda mevcuttur.
Bir diğer önemli konuda şudur. Aslında yukarıda bahsettiğimiz gibi Helyum gazı Hidrojene göre yanıcı olmaması hasebiyle kat kat güvenilirdir. Peki neden Hidrojen yerine Helyum kullanılmadı? Bu sorunun cevabı da şu şekilde verilebilir. Helyum Hidrojene nazaran daha pahalı bir gazdır. Ve o dönemde A.B.D’nin Nazi Almanya’sına uygulamış olduğu yaptırımlar neticesinde Helyuma ulaşım çok zordu. Tabi birde o büyüklükte bir geminin Helyum gazı ile doldurulması maaliyeti. Tüm bunlar göz önünde bulundurulunca aslında Helyum için tasarlanmış bir hava aracının uçması için neden Hidrojen kullanıldığı anlaşılabiliyor.
Zeplin Devrini Sonlandıran Cümle: Oh the humanity! (Ah insanlık!)
Zeplin hava araçlarının ve gaz ile uçan diğer balonların kazalarına bakınca, bu kazanın aslında ilk yada son olmadığını anlayabiliyoruz. Ancak bu kazayı bu denli önemli yapan ne ölü sayısı neden olayın yaşanış biçimidir. Zira daha önceden ABD’de ve İngiltere’de daha fazla insanın ölmesi ile sonuçlanan kazalarda oldu. Hindenburg Zeplinin , zeplinlerin devrinin sonunu getirmesi şundan kaynaklıdır…
Hindenburg alana inerken olacaklardan habersiz bir şekilde bekleyen çok sayıda insan vardı. Onu görüntülemek isteyen Herbert Morriso‘un kazanın canlı radyo yayını ile tüm dünyaya aktarmasıdır.. O cehennem anını canlı olarak aktaran, Herbert Morrison’un ağlamaklı sesi hala kulaklardadır: Oh the humanity! (Ah insanlık!)
Aynı zamanda geminin yanış anını da video kaydına alarak tüm insanların izlemesini de sağlamış oldu. İşte bu denli göz önünde olan bu gelişmeler ve insanların tepkisinden kaynaklı olarak bu kazadan sonra zeplin devri sonlandı denmektedir. Sizlere geminin tanıtımını da içeren ve videonun sonunda patlama anınında kaydı olduğu video linkini bırakıyorum .