Kanatlı Denizatı Broşu ‘ nu ben bir belgesel de öğrenmiştim. O anda gözüme sadece bir tarihi buluntu olarak gelmişti. İlk izlenimim bu yöndeydi. Ancak bu altın broşun hikayesini dinleyince adeta büyülendim desem abartmam.. Eminim sizde bu yazıyı bitirince benim gibi ‘ vay bee ‘ diyeceksiniz.. Hadi başlayalım 🙂
Öncelikle Kanatlı Denizatı Broşu nedir ondan bahsedelim birazcık. Lidya kralı ve zenginliği bugünlerde bile dillere pelesenk olan Karun ‘un en değerli hazinesidir kendisi. Bu kadar değerli olması da başına adeta ne belalar açmıştır. Fazla uzatmadan anlatalım film gibi hikayeyi..
Kanatlı Denizatı Broşu nasıl gün yüzüne çıktı ?
Tarihler 1965-1968 yılları arasında defineciler Kral Kroisos (Karun) ‘un hazinelerini buldu. Uşak ‘ın Güre Köyü yakınlarında bulunan İkiztepe,Toptepe ve Aktepe Tümülüslerin de yapılan kaçak kazılar da yaklaşık 520 parça tarihî eser gün yüzüne çıktı. Karun’un mezar odasından çıkan bu eserler arasında en değerli parça olan Kanatlı Denizatı Broşu da vardı. Kaçak kazıları yapan köylüler buldukları eserleri yok pahasına elden çıkardılar.
O dönemde Anadolu’da adeta fink atan Amerikalılar üç kuruşa aldıkları eserleri ABD’ye kaçırırlar. 2500 yıldır gün ışığı görmemiş en nadide eserler ait olduğu topraklardan çalındı. Kanatlı Denizatı Broşu’nun kıymetini kaçak kazı yaparak gün yüzüne çıkaran defineciler bile fark etmişlerdir. Velhasıl kelam aradan aylar yıllar geçer..
Tarihler 1984 yılını gösterdiğinde Ankara’ya Kültür ve Turizm Bakanlığına bir rapor gelir. Raporu yazan Özgen Acar isimli bir araştırmacıdır. Karun’un hazineleri ve bu hazinenin en nadide parçası olan Kanatlı Denizatı Broşu’nun da için de bulunduğu eserlerin New York Metropolitan Müzesinde olduğunu belgeleri ile Türkiye’ye bildirir.
Kanatlı Denizatı Broşu Ait Olduğu Topraklara Geri Dönüyor
Rapora kayıtsız kalmayan Ankara Hükümeti hemen uluslararası davalar açar. Eserlerin Anadolu’da , Uşak ‘ta bulunduğu ve Türkiye’ye iade edilmesini talep eder. Tabi bu hukuki süreç yaklaşık 10 yıl sürer..
10 yılın sonunda,karşılıklı görüşmeler ve mahkemelerden sonuç çıkmayacağı anlaşılınca ABD heyetinden bir teklif gelir. Eğer eserlerin teslimini istiyorsanız belli miktar bedelle size verebiliriz derler. Türkiye kendine ait olan eserlere yeniden sahip olmak için ödeme yapmaya karar verir. Zira yapılan hesaplamalar neticesinde davanın yıllar süreceği ve bu süreçte yapılacak olan masraflardansa istenen ücreti ödeyerek eserleri ülkeye getirmeyi göze alırlar. Tabiri caizse dava sonucunu bekleyip, ‘astarı yüzünü’ geçeceğine şimdiden sahip olalım anlayışı ağır basar..
Eserlerin ABD’de olduğu tespit edilip ülkeye getirilinceye değin epey bir para harcadık. Bazı kaynaklara göre bu para yaklaşık 40 milyon dolardır. O dönemin şartları giz önünde bulundurunca Türkiye bu eserler için epey bir külfete katlandığı anlaşılıyor..
2006 yılına kadar Uşak Arkeoloji Müzesinde Kanatlı Denizatı Broşu ve diğer eserler ziyaretçilerle buluştu.
Kanatlı Denizatı Broşunu İkinci kez bu Topraklardan çaldılar
2006 yılında yurtdışından kaynağı ve arayanın kim olduğu bilinmeyen bir telefon gelir. Telefonda ki kişi Karun’un en değerli hazinesi olan ve som altından yapılmış Kanatlı Denizatı Broşundan kaç adet olduğunu sordu. Soru karşısında şaşkınlığa uğrayan görevliler bu soruyu neden sorduğunu sorarlar arayan kişiye. Oda bana biri bu eseri satmak istiyor ve orijinal olduğunu söylüyor der.
Bu telefon hemen yetkilileri harekete geçirir. Uşak’ta bulunan Broş incelemeye alınır. Sonuç olarak hayal kırıklığı ile karşılaşırlar. Uşak’ta müzeden bulunan Broş sahtedir. Hemen soruşturma açıldı. Bu olayın anlaşılması sonucu hemen uluslararası bilgilendirmeler yapılarak eserin çalındığı bilgisi verildi.
Türkiye de açılan soruşturma neticesinde Broşun Müze Müdürü tarafından çalındığı ortaya çıkar. Müze Müdürü 2005 yılında Broşu sahtesi ile değiştirip bilinene İstanbul’da birine satmıştır. Zaten müzede ki üst düzey güvenlik önlemlerine rağmen ve 7/24 takip edilmesine rağmen broşun çalınması ‘hırsızın içeriden ‘ olduğunu gösteriyordu. Zira broşun çalınması bile bir sene sonra ortaya çıktı ve oda yine bir ihbar ile…
Müze müdürü tutuklanır. Uluslararası müzayedeler ve müzeler taranarak Broşun izi aranır…
Broş İkinci kez Türkiye’ye döndü
Aradan tam 6 yıl geçti. Tarihler 2012 yılını gösterdiğinde Almaya’dan bir haber gelir… Aradığınız broşu bulduk ancak orijinal olup olmadığını tespit için sizden yardım istiyoruz diye. Hemen Türkiye’den iki kişilik uzman heyet giderek incelemeler yaparak… Ve nihayet broşun aranan broş olduğu ve en önemlisi ise orjinal Kanatlı Denizatı Broşu olduğu tespit edilir.
Altı yıldır herhangi bir iz çıkmayınca altını için eritilip elden çıkarıldığı düşünülen broşun birden ortaya çıkışı sevinçle karşılanır. Çünkü broşun ikinci kez Türkiye’den çalınması uluslararası basında ses getirmiş ve herkesin ilgisini çekmişti. Hatta Interpol da işin içine dahil olup broşu aramaktaydı. Türkiye de broşu bulmak için sürekli çabaladığı için broşu satamayacaklarını anlayan kaçakçılar en sonunda Almanya’nın Hagen kentinde bir polis merkezine teslim etti.
Çünkü broşun peşini Türkiye hiç bir şekilde bırakmadı ve alan daraltma yöntemi ile sürekli takip etti.
Resmi işlemler neticesinde 2013 yılının Mart ayında broşu Almanya Türkiye’ye iade etti. Bir süre Ankara Anadolu medeniyetleri müzesinde ziyaretçilerine tüm albenisi ile göz kırptı.
Daha sonra ise yeniden düzenlenen Uşak Arkeoloji Müzesine gönderdiler. Bugün hala Uşak Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Ve ziyaretçilerine adeta başından geçen tüm öyküleri anlatmak istercesine tarih ve kültür meraklılarının keşfini beklemektedir..
Bir diğer okunmaya değer konu olan Divanı Lugatit Türk’ün Bulunuş Hikayesi’ni okumak için tıklayınız 😊
Kaynak buradan faydalandim.