1897 Osmanlı-Yunan Savaşı, tarihte “Otuz Gün Savaşı” olarak da bilinen kısa ancak önemli sonuçları olan bir çatışmadır. Osmanlı İmparatorluğu ile Yunanistan Krallığı arasında yaşanan bu savaş, Girit meselesi ve Balkanlardaki milliyetçi hareketler nedeniyle patlak vermiş, Osmanlı ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Ancak uluslararası diplomasinin devreye girmesiyle savaşın siyasi kazanımları beklenenden daha sınırlı kalmıştır.
Savaşın Nedenleri
1. Girit İsyanı ve Yunan Müdahalesi
- Girit’teki Rum nüfus, 19. yüzyıl boyunca Osmanlı yönetimine karşı ayaklanmalar çıkarmıştı.
- 1896’da adada yeniden isyan başladı ve Yunanistan, Giritli isyancıları açıkça destekledi.
- Yunan hükümeti, adaya silah ve gönüllü göndererek Osmanlı otoritesini zayıflatmaya çalıştı.
2. Büyük Güçlerin Tutumu
- İngiltere, Fransa, Rusya ve diğer Avrupa devletleri, Girit’e özerklik verilmesini istiyordu.
- Osmanlı Devleti, reform yapmayı kabul etse de Yunanistan’ın müdahalesini kabul etmedi.
3. Yunanistan’ın Saldırısı
- Yunanistan, Osmanlı’nın zayıf olduğunu düşünerek 18 Nisan 1897’de sınırı geçip Teselya bölgesine saldırdı.
- Bu hamle, savaşın resmen başlamasına neden oldu.
Otuz Gün Savaşı Gelişimi
Osmanlı Ordusunun Hızlı Zaferi
- Osmanlı kuvvetleri, Edhem Paşa komutasında Yunan ordusunu kısa sürede geri püskürttü.
- Dömeke Meydan Muharebesi (17 Mayıs 1897) kesin Osmanlı zaferiyle sonuçlandı.
- Osmanlı ordusu, Atina yolunu açtı ve Yunanistan barış istemek zorunda kaldı.
Uluslararası Müdahale ve Barış
- Büyük Güçler (özellikle Rusya ve Avrupa devletleri), Osmanlı’nın Yunanistan’ı fazla ezmesini engelledi.
- İstanbul Antlaşması (4 Aralık 1897) imzalandı:
- Yunanistan, savaş tazminatı ödemeyi kabul etti.
- Osmanlı, Teselya’daki küçük sınır düzeltmeleri dışında toprak kazanamadı.
- Girit’e özerklik verildi ve sonunda 1913’te Yunanistan’a bağlandı.
Savaşın Sonuçları
- Osmanlı’nın Askeri Başarısı, Siyasi Kazanıma Dönüşemedi
- Osmanlı ordusu savaşı kazandı ancak Avrupa devletleri sayesinde Yunanistan fazla zarar görmedi.
- Balkanlarda Milliyetçilik Arttı
- Yunanistan’ın yenilgisine rağmen Balkan devletleri, Osmanlı’ya karşı mücadele azmi kazandı.
- Girit Sorunu Çözülmedi
- Girit’teki özerklik, ileride Yunanistan’a bağlanma sürecini hızlandırdı.
Değerlendirme
1897 Osmanlı-Yunan Savaşı, askeri açıdan Osmanlı’nın başarısı olarak kayda geçse de diplomasi alanında aynı etkiyi yaratamadı. Büyük Güçlerin müdahalesi, savaşın kaderini belirledi ve Osmanlı’nın zaferi tam anlamıyla siyasi bir üstünlüğe dönüşmedi. Bu savaş, aynı zamanda Balkan Savaşları’nın habercisi niteliğindeydi ve Osmanlı’nın çöküş sürecindeki zayıflığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Kaynakça:
- Finkel, C. (2005). Osman’s Dream: The Story of the Ottoman Empire 1300-1923.
- Uyar, M., & Erickson, E. (2009). A Military History of the Ottomans: From Osman to Atatürk.
- Shaw, S. J., & Shaw, E. K. (1977). History of the Ottoman Empire and Modern Turkey.
Bu makale, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nın askeri ve siyasi boyutlarını özetlemektedir. Detaylı araştırma için akademik kaynaklara başvurulması önerilir.
Osmanlı İmparatorluğunun ABD’yi vergiye bağladığı ve ABD tarihinden bir çok ilke imza atılan anlaşma:Trablus Anlaşması

Osmanlı’nın ABD’yi vergiye bağladığı bir döneme gidiyoruz.ABD tarihinde ilk defa vergi ödediği devlet Osmanlı imparatorluğu..
Evet belki çoğumuzun bilmediği ve öğretilmeyen, çok fazla bahsedilmeyen ve dillendirilmeyen bir konudan bahsediyoruz. Amerika Birleşik Devletleri tarihinde tek haraç ödemeyi kabul ettiği ve yine ABD tarihinde tek yabancı dil ile (Türkçe) yazılmış,ABD’nin çok net bir şekilde bir Osmanlı paşasının gücü altında ezildiği anlaşma trablus anlaşmasından biraz söz edelim.

fikiresintileri.com
Osmanlı İmparatorluğu 16. yüzyılın sonuna gelindiğinde bölgeye hakimdi. Çünkü artık Trablus ,Cezayir ve Libyayı kesin olarak kendi topraklarına bağlamayı başarmıştı. Şüphesiz bu başarının arkasında Osmanlı askeri dehasının yetiştirmiş olduğu denizcileri ve Paşaları sayesinde mümkün kılındı. Garp Ocakları adının verildiği bu bölgeyi o dönemde beylerbeyi adının verildiği paşaları sayesinde kontrol etti. Devleti Aliyyeyi Osmaniye bu bölgede tımar sistemini kullanmadan çok az birliklerle bu bölgenin kontrolünün sağlıyordu.
Osmanlı ABD vergi
Osmanlı Denizciclik alanında adeta dünyaya nam saldı. Bu ulu devlet Akdeniz’den Atlas okyanusuna kadar sancak açarak ve gemilerini yüzdürürdü. Nitekim Garp Ocaklarının gelirleri büyük ölçüde denizden sağlanırdı. Öyleki bu deniz birlikleri Amerika kıyılarından İzlanda’ya kadar gitmiş ve oralarda bile varlığını sürdürmüştü. Avrupa da Osmanlı denizcilerinin ve kaptanlarının adı sıklıkla anılır hikayeler anlatılır olmuştu.
18.yüzyılın sonuna doğru gelindiğinde ise olaylar şöyle gelişti. Osmanlı devletinin gücü azalmış olsa da bölgenin halen daha en güçlü devletiydi. Zira söz sahibi bölgede ki tek güç olduğunu dünyaya göstereceği bir olay yaşandı. Çünkü bu olay halen daha göğsümüzü kabartır ve bizi gururlandırır.
Amerika Birleşik Devletleri İngiletere ile yaptığı bağımsızlık harbinden sonra nihayet bağımsızlığına kavuşmuş bir devlet olarak dünya sahnesine çıkmayı başardı. Daha sonra ticaret ve deniz yollarına bir hayli uzak olan ABD gelir elde etmek ve dünya sahnesinde bende varım demek için herhangi bir anlaşması olmamasına rağmen Akdeniz sularında yelken açmaya başladı.

Avrupa da ve Osmanlıda daha yeni tanınan bu devletin gemileri ile Osmanlı denizcileri ilk defa 25 Temmuz 1785 yılında Cadiz açıklarında karşılaştı. Fakat kendi hüküm sürdüğü sularda yabancı gemilere hiçbir müsammaha göstermeyen Osmanlı İmparatorluğu Amerika bayraklı gemilere le koyup Cezayir limanlarına çekiyordu. 1793 yılının Eki-Kasım aylarında Dönemin Beylerbeyi Gazi Cezayirli Hasan Paşa Amerika donanmasına ait 11 gemiyi ele geçirdi.
Osmanlı ABD vergi
Bunun üzerine Amerika kongresi 1974 yılında Cezayirli Hasan Paşa ile mücadele etmeye karar verdi. Bu uğurda700 bin altın bütçe ayırarak Osmanlı donanmasına karşı büyük bir donanma kurdu.
Ancak ne varki Osmanlı’nın cesur ve büyük leventleri karşısında hiçbir şey yapamadı A.B.D. Osmanlı Amerikan donanmasının tamamını esir aldı. Sonra ABD bu işin çözümünün sadece anlaşma yoluyla olacağını anladı. Nihayet 5 Eylül 1795 yılında Osmanlı imparatorluğu ve A.B.D bir anlaşma yapmak için masaya oturdu.
Osmanlı ABD vergi
Anlaşmaya Osmanlı adına Hasan Paşa Amerika adına ise Joseph Donaldson taraf oldu. 22 maddeden oluşan ve tamamı Türkçe yazılan bu anlaşma şimdilerde süper güç olan ABD tarihinde ilk ve tek yabancı dil ile yazılan, başka bir devlete vergi ödemeyi kabul ettiği anlaşma olarak tarihe geçti.
Anlaşmaya göre Osmanlı imparatorluğu elindeki tüm esirleri serbest bırakacaktı. Atlantis Okyanusu ve Akdeniz de ticaret yapan ABD bayraklı gemilere dokunmayacaktı. Tabi bunun da bir bedeli vardı. Yine anlaşmaya göre tek sefere mahsus olmak üzere Amerika Osmanlıya 642 bin altın vergi ödeyecek. Ve her yıl da 12 bin altın ödemeye devam edecek.

Osmanlı ABD vergi
Anlaşma imzalandıktan sonra ayrıca Hasan Paşaya peşinat olarak;40 bin İspanyol doları,13 adet altın ve gümüş süslemeli saat,3’ü Elmas taşlı olan 5 yüzük,140 parça değerli kumaş,4 kaftan broşu ayrıca kayıt altına alınmıştır.
Anlaşmanın sonunda Amerikan başkanı George Washington mührü olmasına rağmen Osmanlı imparatorluğu padişahı Sultan 3. Selim Amerika başkanı muhatabı ve dengi görülmediği için sadece Osmanlı adına Beylerbeyi Hasan Paşanın mührü vurulmuştur. Nitekim bu anlaşma 1818 yılına kadar yürürlükte kaldı. Bu anlaşma, tarihi nice başarı ve kahramanlıklarla dolu Türk milleti için büyük bir ilham kaynağı!