Diderot Etkisi : Çağımızın En Büyük Sorunlarından Biri Tüketim Çılgınlığı Nedir ?

Tüketim çılgınlığı yada tüketim zincirlemesi olarak da adlandırabileceğimiz durumun adıdır Diderot etkisi. Aslında toplumların çok dikkat etmesi gerek bir sorundur.

Temelinde bireylerin kişiliğininin satın aldıkları yada sahip oldukları mal veya eşyalar ile şekillendiğini düşündüğü sosyal duruma Diderot etkisi denir. Bir nevi sonu gelmeyen, bitmek bilmeyen istek ve arzular skalasıdır. Bu şekilde kişi kendini bulma çabası ile girişimlerde bulumaktadır. Bu girişimler çoğunlukla aslında hiç ihtiyaç duyulmayan ama birbiri ardına sıralı gelişen isteklerinden oluşur. Bu neticede büyük bir tüketim çılgınlığı ortaya çıkar.

Konuyu en iyi tanımlayan ve neden “Diderot Etkisi” dendiğini anlayacağımız olaya yakından bakalım..

Diderot Etkisi betimleme-fikiresintileri.com
Diderot Etkisi betimleme-fikiresintileri.com

Denis Diderot ve Diderot Etkisi ilişkisi

Başlıktan da anlayacağınız gibi,bu zincirleme tüketim aşırılığı döngüsüne ismini veren kahramanımız Denis Diderot.18 yüzyılda Fransa’da aydınlanma çağı diye nitelendirilen zamanda yaşamdı ünlü filozof. Keşfettiği yada tespitte bulunduğu için değil, bizzat bu olguyu yaşayarak örneklendirdiği için kendi adı ile literatüre girmiştir.

Denis Diderot - Diderot Etkisi'nin ilham kaynağı
Denis Diderot (1713-1784)

Denis Diderot Fransa tarihi için çok önemli düşünür ve yazarıdır. Yaşadığı dönemin en ünlü bilgi kaynaklarından biri olan (Encyclopédie)’nin yazarlarındandır. Ancak ne yazıkki Diderot’un yaşam kalitesini düşürecek ekonomik sıkıntıları da vardı. Ciddi bir borç içinde yoksullukla hayatına devam ediyordu.

O dönemde Fransız edebiyatına ve tarihine oldukça meraklı olan Rus imparatoriçesi Chaterine,bu durumu öğrenir ve içtenlikle Denis Diderot’a yardım etmek ister. Diderota kütüphanesinin tamamını satın almak istediğini bildirir. İçinde bulunduğu bataklıktan çıkmak isteyen Diderot kütüphaneyi imparatoriçeye satar.

Chaterine, satın aldığı kütüphaneyi herkesin beklediği gibi kendi ülkesine taşımak yerine, Diderot’a geri hediye eder. Hatta Diderot’u bu kütüphaneye görevli olarak tain ederek 25 yıllık maaşını da peşin öder.

Eline bir anda yüklü miktarda para geçen Denis D. bütün borçlarını öder. Hatta elinde,önceki durumuna kıyasla “servet” denebilecek kadar parası kalmıştır.

Ve Diderot’un meşhur sabahlık hikâyesi..

Artık borçlarından tamamen kurtulmuş cebinde de kendisine bir hayli yetecek kadar parası olan ünlü filozof,uzun zamandır aklında olan ve satın almak istediği pahalı kırmızı sabahlığı satın alır.

Yeni satın aldığı o muhteşem oldukça pahalı şık sabahlığını giydi. Ve büyük bir çalışma isteği ile masasına oturur. Ama birdenbire çalışma masasının,yeni aldığı gösterişli kırmızı sabahlığına uyandığını düşünür.

Kenarda epey de bir parası olduğunu hatırlayınca hemen güder eski masadan kurtulur ve kendisine yepyeni bir çalışma masası alır. Simdi sabahlığı ve çalışma masası birbirine tam uyumlu hale gelir.

Derken ünlü filozofun gözü yerdeki yıllanmış halıya takılır. Yeni sabahlığına ve yeni masasına yakışmadığını düşündüğü halıyı da değiştirir. Diderot sırasıyla diğer eşyalarını da sırf yeni aldıklarına uyumlu olmadığını düşündüğü için elden çıkardı. Onların yerine yenisini aldı.

İşte bu bitmek bilmeyen istek zincirlemesi içinde kendini yeniden beş parasız buldu. Daha sonra geçte olsa Diderot hatasının farkına varır.

Denis Diderot ve meşhur kırmızı sabahlığı
Denis Diderot ve meşhur kırmızı sabahlığı

“Eski sabahlığımın efendisi iken, yenisinin kölesi oldum.”

Denis Diderot”Eski sabahlığımın efendisi iken, yenisinin kölesi oldum” diyerek kendinden sonra gelen nesillere ve bize Diderot Etkisi‘ni idrak etmemiz için adeta altın değerinde bir söz bıraktı.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi,Fransız filozofun çağımızın vebası olarak nitelendirilebileceğimiz, ardı arkası gelmez, bitip tükenmek bilmeyen bu tüketim çılgınlığının en büyük örneği olduğu için bu hikayeden yola çıkan antropolog ve tüketim davranışları uzmanı Grant McCracken bu etkiye “Diderot Etkisi” adını verdi.

Grant McCracken yaptığı araştırmalar sonucunda, insanların bir ürünü satın alma nedenini çok güzel açıklıyoır. Buna göre kişi ürünün işlevselliğini yada kullanışlığını kaybettiği için değil,kişinin olmak istediği kişi ya da yaşamak istediği hayat doğrultusunda satın almalar yaptığını savunuyor.

Diderot Etkisi ‘ni markalar satış stratejisi olarak kullanıyor

Günümüzde şirketler Diderot Etkisi’ni kullanarak insanlara bir ürün değil,o ürünün devamı olan ürün serisini satma üzerine yoğunlaşıyor. Özellikle marka tutkusu olan ve kendini o şekilde mutlu hisseden kullanıcılar için. “marka odaklı” bir tüketim alışkanlığı ile satın alma yapıyor.

Bireylerin marka odaklı alışveriş tutkusunu gören ve kullanmak isteyen firmalar var elbette. Bu firmalar insanlara ürün serisi ile seçenek sunuyorlar. Bu şekilde satın alınan tek bir ürün değilde devamının satın alınması gereken bir zorunluluk hali hissediliyor.

Son cümlemi şöyle bitirmek istiyorum. Popüler olan tüketim çılgınlığı girdabına kapılmadan, ihtiyacımız dışında kalan satın almalar yapmamamız temennisi ile son veriyorum. Sağlıcakla kalın..

Değerli yorumlarınızı ve görüşlerinizi bekliyorum.

Diğer makaleler için : www.fikiresintileri.com/divan-u-lugatit-turkun-bulunus-hikayesi/

Kaynak olarka burada ki kaynaklar ve ileri okuma bölümüne göz atabilirsiniz.