Hüseyin Yılmaz.. Dünyada hemen hemen herkesin adını bildiği, zekası ve çalışmaları ile ün salmış Albert Einstein’ı hepimiz tanıyoruz. Peki ya adını Einstein’ın kütle çekim teorisi için yayınlanmış olduğu makale ile duyuran Denizli’li Hüseyin Yılmaz‘ı ne kadar tanıyoruz.
Öncelikle Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz kimdir ondan bahsedelim. 13 Ağustos 1924’te Denizli/Acıpayam’da dünyaya geldi. Daha 4 yaşında iken annesini kaybetti. Kısıtlı imkanlar ile hayat mücadelesi veren Dr. Hüseyin Ylmaz dönemin şartlarına göre eğitim almaya çalıştı. Ailesinin geçimini çobanlık yaparak sağlıyordu. Savaştan yeni çıkmış bir ülkenin ve o dönemdeki imkanları göz önüne getirin. Oldukça zor şartlar yaşandığını kolaylıkla anlayabiliriz.
Hüseyin Yılmaz’ın hayatını değiştiren olay aslında bir hayırseverin onu Denizli Lisesi’ne kaydetmesi ile başlıyor. O döneme kadar geçen sürede ki eğitimi ile oldukça az ve yetersiz bilgi var. Bazı kaynaklarda piknik yapan öğretmenlerin onun zekasını farkedip elinden tuttuklarını söylüyor. Lakin bizim ana konumuzun çobanlıktan Profesörlüğe nasıl ulaştığı olacak.
Hüseyin Yılmaz’ın Amerika’ya yolculuğuna bakalım
Zekası ve azmi ile İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik bölümüne başlayan Hüseyin 1950 de lisansını bitirdi. Daha sonra yüksek lisansını da İTÜ’de tamamlayan Hüseyin hoca bu sırada yapmış olduğu çalışmalar esnasında Einstein’ın kütle çekim teorisinde bir hata olduğunu düşündü.
Bulduğunu düşündüğü bu hatayı hocaları ile paylaştı ama hocaları konu hakkında yardımcı olamadılar. Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Dünya’nın en prestijli üniversitesilerinden biri olan Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile iletişime geçtiler. MIT’deki Profesörlerden biri Hüseyin Yılmaz’ın fiziğe olan yaklaşımınından ve merakından etkilenerek onu ABD’ye davet etti.
1952 yılında gittiği Amerika’da dil bilmemesine rağmen iki yıl kaldı ve 1954 yılında doktorasını tamamladı. Daha sonra iki yıl Stevens Teknoloji Enstitüsü’nde yardımcı doçent olarak görev aldı. 1956 yılında ise Kanada Ulusal Araştırma Konseyi’ne kabul edilmiştir.
1957 yılında Sylvania Electric Products şirketinde çalışmaya başladı. 1958-1959 yıllarında Princeton İleri Araştırmalar Enstitüsü’ne dahil oldu. 1959 yılında, “maser” (uyarılmış radyasyon emisyonu ile çoğaltılmış mikrodalga) kullanarak Genel Görelilik Teorisi üzerine yaptığı çalışmaları sayesinde Kütleçekim Araştırmaları Vakfı Ödülü’nü kazandı. 1962 yılında Arthur D. Little firmasında üst düzey yönetici olarak görev almaya başladı. Aynı zamanda MIT’de Biyoloji Bölümü’nde araştırmalar yapmaya başladı. 1964 yılında Eindhoven’da Algı Araştırmaları Enstitüsü‘nde çalışmalarını sürdürdü. Daha sonrasında ise Winchester’daki Algı Teknolojileri (Perception Technology Corporation) firmasına dahil oldu. 1965 yılında Northeastern Üniversitesi’nden fahri profesörlük aldı. 1970’lerde bilim felsefesi ile ilgilenmeye başlayan Dr. Yılmaz, 1990’larda ise Tufts Üniversitesi Elektro-Optik Araştırma Merkezi ve Japonya’daki Hamamatsu Fotonik şirketine katıldı.
Akademik çalışmaları ve Meşhur olan Einstein ile hikâyesi
Hüseyin Y.’ın Amerika’daki çalışmaları aslında oldukça fazla çeşitliydi. Kütle çekim teorisi üzerinde çalışmalarına yoğunlaşsa da, konuşma algılama ve renk algısı üzerinde çalışmalarda yapıyordu. Bugün kolaylıkla eriştiğimiz sesli komut sistemlerinin(Siri gibi) temelleri o dönemlerde ortaya çıkmıştır. Renk algısı çalışmaları sayesinde ise insan beyninin renkleri nasıl algıladığının çözülmesinde büyük etkisi olmuştur.
Asıl büyük ses getiren çalışması ve bugün dünya üzerinde tanınır hale gelmesini sağlayan olay ise 1958 yılında yaşanıyor. Kendisinin de yakında takip ettiği ve dönemin en ünlü bilim insanlarından biri olan Albert Einstein‘in fonksiyon teorisinden eksik noktalar ve teori ile örtüşmeyen noktalar olduğunu düşündü.
Kendi düşüncelerini ve tezini Einstein’a bildirmek için bir mektup yazdı. Ama mektup yerine ulaşamadan Albert Einstein öldü. Daha sonra Prof. Dr. Hüseyin Y.’ın yazmış olduğu mektup bir bilim sergisinde yayınlandı. Ve adeta bilim dünyasına bir bomba gibi düştü. Ciddi tartışmalar ve bazen de eleştiriler alsada şüphesiz bilim dünyasına adını altın harflerle yazdırdı. Bugün de Yılmaz Kütle Çekim Teorisi olarak literatürde yer alan teorisi bunun en büyük göstergesidir.
ODTÜ Fizik Bölümü’nden Prof. Dr. Bayram Tekin, Dr. Hüseyin Y. ile ilgili şu anıları aktarmaktadır.
“Boston taraflarında doktora sonrasında araştırma yaparken eski kitapçılara çok uğrardım. Bazen ilginç kitaplar düşer. Harvard Üniversitesi yakınlarındaki bir kitapçıda Hüseyin Y.’a ait olan birkaç kitap buldum. Kitaplarla ilgili ilginç olan şey şu: Hüseyin hoca kitapların bir kısmını çok dikkatli okumuş, satır satır pek çok yeri çizmiş, not almış, soru işaretleri koymuş. Kitaplardan birisinin arasında 1958 yılında Physical Review dergisinde yazdığı makalenin el yazısı ile bir kopyası vardı. Sanıyorum o zamanki yazma imkanları nedeniyle eliyle yazmış. Sonra da daktilo ile sekreteri yazmıştır. Ama bu orijinal metin kitabın arasında kalmış ve sahafa satılmış o kitap. “
Prof. Dr.Hüseyin Yılmaz şüphesiz çok büyük bir bilim insanıdır
Hüseyin Y., maalesef ülkemizde keşfedilemediği için ülkemiz adına büyük bir kayıp olmuştur.
Yaklaşık bir asırdır ilim ve bilimde öncü olan ABD bu özelliğini şüphesiz ülkesine sağladığı beyin göçü sayesinde başardı. Ülkemiz’den yitip giden onlarca değerlerden biridir Hüseyin Y.
Profesör Doktor Hüseyin Y. hakkında ne yazık ki ciddi bir deformasyon da gerçekleşmiştir.
Deformasyondan kastım aslında şudur. Bu kadar önemli çalışmalar yapmış olan Yılmaz’ı, yaptığı çalışmalar ile değilde Einstein ile arasında ki bağ ile anılmasıdır. Hatta çoğu kurum, kuruluş ve kişiler tarafından sırf popülizm uğruna yada farklı emeller için “Einstein’a kafa tutan Türk” olarak lanse edilmiştir.
Bu birazda daha çok bilinen ve ilgi çeken Albert Einstein üzerinden, Hüseyin Yılmaz’ı bağdaştırıp ilgi çekmek. Ben “büyük türk bilim adamı Prof. Dr.Hüseyin Yılmaz’a kafa tutan Amerikalı Einstein” diye anılmasını yeğlerdim.
Hüseyin Y. yapmış olduğu bunca çalişmaları ve tezleri arkasında bırakarak 2013 yılında vefat etmiştir. Şüphesiz içimizde bir ukte kalan Yılmaz’ın hikâyesine böylece değinmek istedim.
Bir başka makalemiz için https://fikiresintileri.com/kursad-40-cerisi-hikayesi/
Kaynak olarak wikipedia ‘daki kaynakları kullandım.