Mohini : Türkiye’nin ilk Fili

Mohini ismini daha önceden duymuş muydunuz? Ülkemizin ilk fili olma özelliğini taşıyor kendisi. Üstelik Mohini Türkiye’ye Hindistan Başbakanı Nehru tarafından hediye edilmiştir. Mohini Türk çocuklarına armağan edilmek üzere 1950 yılında gönderildi. Ankara da Gazi Hayvanat Bahçesinde 45 yıl yaşadıktan sonra 1996’da ölmüştür.

Kemikleri Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenmektedir.

Mohini Türkiyeye nasıl geldi?

2. Dünya savaşı sırasında Tokyoda çok zor bir karar alındı. Eğer şehir bombalanırsa hayvanat bahçesinde ki hayvanlar tüm şehre dağılır endişesi ile bir karar aldılar. Bu karara istinaden maalesef bütün hayvanlar öldürülmüştür.

Savaş sonrası ise savaşın acılarını bir nebze silmek için Hindistan Başbakanı Nehru, Tokyoya bir fil ile gider. Fil 25 Eylül 1949’da Tokyo’da binlerce kişi tarafından karşılanır. Fili görmeye ve karşılamaya gelenler arasında elbette bir çok çocuk vardı. Bu görüntü karşısında çok etkilenen Nehru Dünyaya örnek olacak bir karar aldı. Dünya Çocuk Günü vesilesiyle bütün çocukların filleri görmesi gerektiğini anlattığı mektubu gazetelerde yazdı.

Fil mohini Türkiye'nin ilk fili
Fil mohini

Hindistan’dan fil talebi

Hindistan’dan fil talebini, Doğan Kardeş Dergisinin yayın müdürü Vedat Nedim Tör, Ankara Hindistan büyükelçisi vesilesi ile yaptı. Tör Nehru’nun mektubunu gazete de okumuş ve çok etkilenmiştir. Türk çocukları için de bir fil talebinde bulunmuştur. Telep olumlu karşılanınca da Ankar’da Gazi Çiftliği ile görüşerek fili kabul etmelerini sağladı. Daha sonra dergide filin geleceğini duyurdu. Ancak filin kesin geleceği yönünde yazılar yazmadı. Sadece bir fil talep edilse ve ülkemiz çocukları da bir fil görse tarzında ki talebini dergide yayınladı. Halk tarafından oldukça ilgi gören bu yazı, artık halkın bir talebi haline geldi adeta.

Daha sonra Dergide Hindistan tarafından alınan olumlu cevap da yayınlandı. Sonra gelecek olan fil içim bir soyadı önerisi yarışması düzenlendi. Gelen talepler doğrultusunda ”Birdanem” soyismi file uygun görülmüştür.

Mohini Türkiye'nin ilk fili
Fil mohini

Mohini İstanbul’da

25 Aralık 1950 de İtalyan bandıralı gemi ile Mohini adında bir erkek yavru fil geldi. Halk, Mohini’yi görmek için akın etti. Tabi ki en çok sevinenler yine çocuklar oldu. Bu olaya basın oldukça ilgi gösterdi. Daha sonra Mohini trenle Ankara’ya gönderildi. Çünkü o dönemde sadece orada bir hayvanat bahçesi vardı.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra Mohini biraz unutulmuştu ki bir haber de Pakistan’dan geldi. Pakistan da Türkiye’ye çocuklar için bir dişi fil göndereceğinin bildirdi. Azadi ismini verdikleri bu fil yine il önce istanbul’a geldi. Daha sonra trenle Ankara’ya gönderdiler. Mohini ve Azadi burada beraber yaşadılar. Sonra 1972 yılında Afrikadan bir fil daha getirilmiştir. Şirin ismi verilen bu fil arkadaşlarına hemen uyum sağladı ve yıllarca ziyaretçilerin ilgi odağı oldular.

Türkiye’nin ilk filinin ölümü

Tarihler 5 Haziran 1996 yılını gösterdiğinde, yaşlılığa bağlı hastalıklar nedeni ile Mohini öldü. Oldukça iri cüsseli olduğu için testere ile üçe bölerek gömdüler Mohiniyi. Daha sonra 2002 yılında bilimsel araştırma yapmak amacı ile kemiklerini çıkardılar. 2008 yılına kadar Hacettepe Üniversitesinde Biyoloji Anabilim dalında incelenmiştir. Üç parçaya ayrılan kemikleri birleştirilerek 2009 yılında Erzincan’a yollanmıştır. Kemaliye ilçesinde ki Hacı Ali Akın Meslek Yüksekokulu girişine kurulan Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi’ne götürülerek orada kurulmuştur. Ve hala burada sergilenmektedir.

Mohini’nin popüler kültürdeki yeri

Bu fil ülkemize geldiği dönemde o kadar meşhur olmuştur ki onun adı ile markalar üretilmiştir. Onun ismini kullanarak ticari faaliyetler yapılmıştır. Ayrıca 1950 li yıllarda iri cüsseli şişman kimselere lakap olarak ‘Mohini’ denmiştir.

Öyle ki Mohini edebiyatımızda bile kendine yer bulmuştur. Zira Orhan Pamuk sevenler ve okuyanlar bilir. Pamuk’un ‘Kafamda Bir Tuhaflık ‘ isimli eserinde ona yer verilmiştir.

Orhan Pamuk ;”İstanbul liselerinde Mohini takma adını hak etmek için fil gibi iri yarı, doğuştan ihtiyar ve benim gibi sallanarak ağır ağır yürümek yetmez. Ayrıca yoksul ve duyarlı da olmak gerekir.” diyerek Mohiniyi anmıştır.

Başka bir ilgi çekici makalemiz olan tıklayabilirsiniz.

Kaynak olarak yararlandım.